Bazı Sorular
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)
Dikkat sürelerinin kısa olması.
Aşırı hareketlilik ve dürtüsellik.
Görevleri tamamlamakta zorluk yaşama.
2. Karşıt Olma-Karşı Gelme Bozukluğu (KOÖ)
Yetkililere karşı sürekli itaatsizlik.
Kurallara uymama.
Sık sık tartışmaya girme ve öfke nöbetleri.
3. Davranım Bozukluğu
Saldırganlık (insanlara veya hayvanlara zarar verme).
Eşyaya zarar verme veya hırsızlık.
Kuralları ciddi şekilde ihlal etme.
4. Anksiyete Bozuklukları
Sosyal kaygı (akranlarla etkileşimde zorlanma).
Ayrılık kaygısı (ebeveynlerden ayrılma korkusu).
Genelleşmiş kaygı (birden fazla duruma yönelik sürekli endişe).
5. Depresyon
Sürekli üzüntü veya mutsuzluk.
Oyun veya etkinliklere ilgi kaybı.
Uyku ve iştah sorunları.
6. Tik Bozuklukları
Göz kırpma, yüz buruşturma gibi motor tikler.
Ses çıkarma veya boğaz temizleme gibi vokal tikler.
7. Yeme Bozuklukları
Anoreksiya nervoza (yemeği reddetme, kilo kaybı).
Bulimiya nervoza (yeme atakları ve ardından kendini kusturma).
Duygusal yeme veya seçici yeme alışkanlıkları.
8. Uyku Bozuklukları
Uykuya dalma veya sürdürmede güçlük.
Gece terörü veya kâbuslar.
Uyurgezerlik.
9. Bağımlılık ve Teknoloji Kullanımı
Ekran bağımlılığı veya dijital oyun bağımlılığı.
Teknoloji kullanımında kontrol kaybı.
10. Özgül Öğrenme Güçlükleri
Disleksi (okuma zorluğu).
Diskalkuli (matematikte zorlanma).
Disgrafi (yazı yazmada güçlük).
11. Bağlanma Bozuklukları
Güvenli bağlanmanın gelişmediği durumlar.
Çocuğun duygusal olarak mesafeli veya aşırı bağımlı olması.
12. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)
Travmatik bir olaydan sonra kabuslar ve geri dönüşler yaşama.
Aşırı tetikte olma ve olayın tekrarından korkma.
13. Alt Islatma ve Dışkı Kaçırma (Enürezis ve Enkoprezis)
Yaşına uygun olmasına rağmen idrarını veya dışkısını tutamama.
14. Öfke Kontrol Bozukluğu
Küçük olaylara aşırı tepki verme.
Sık sık öfke nöbetleri.
15. Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) ile İlgili Davranışlar
Sosyal etkileşimde zorluk.
Tekrarlayıcı davranışlar.
Duyusal hassasiyet.
Annelerde sık görülen davranış bozuklukları, genellikle stres, hormonal değişiklikler, psikolojik baskılar veya travmalar gibi faktörlerden kaynaklanabilir. İşte annelerde sıklıkla karşılaşılan bazı davranış bozuklukları:
1. Aşırı Koruyuculuk
Çocuklarını sürekli tehlikelerden koruma isteği ve aşırı kontrolcü davranışlar.
Çocukların bağımsızlık kazanmasını engelleyebilir.
2. Pasif-Aggresif Davranışlar
İsteklerini veya öfkesini açıkça ifade edemeyip dolaylı yollarla göstermesi.
Örneğin, ilgisizlik ya da çocuklara karşı alaycı bir tutum.
3. Duygusal İstikrarsızlık
Ani ruh hali değişiklikleri (aşırı neşe, öfke ya da üzüntü).
Özellikle doğum sonrası depresyon (postpartum depresyon) yaşayan annelerde görülür.
4. Bağımlılık
Çocuklara duygusal anlamda aşırı bağımlı olma.
Çocuğun hayatına gereğinden fazla müdahale etme.
5. Mükemmeliyetçilik
Çocukları ve kendisi için sürekli kusursuz olma çabası.
Hata yapıldığında yoğun suçluluk ve öfke hissetme.
6. Aşırı Eleştirellik
Çocukların davranışlarını sürekli eleştirme ve onlara yönelik yüksek beklentiler.
Çocuklarda özgüven kaybına yol açabilir.
7. Öfke Kontrol Bozukluğu
Çocuklara veya çevresine karşı sık ve kontrolsüz öfke patlamaları.
Çoğunlukla annede tükenmişlik sendromunun belirtisi olabilir.
8. İçe Kapanıklık
Çocuklara veya eşe karşı duygusal mesafe koyma.
Depresyon ya da anksiyete bozukluğu olan annelerde sık görülür.
9. Kaygı Bozuklukları
Çocuğun sağlığı, eğitimi veya geleceği hakkında sürekli endişelenme.
Bu, annenin sosyal ve günlük yaşamını olumsuz etkileyebilir.
10. Duygusal Manipülasyon
Çocuğun davranışlarını kontrol etmek için suçluluk duygusu yaratma veya sevgisini esirgeme gibi yöntemlere başvurma.
11. İhmal
Çocuğun temel ihtiyaçlarına karşı duyarsızlık veya ilgisizlik.
Özellikle depresyon veya madde bağımlılığı gibi durumlarla ilişkilidir.
12. Sosyal İzolasyon
Çocuklarına aşırı odaklanarak arkadaşlık ilişkilerinden veya sosyal çevreden tamamen uzaklaşma.
13. Bağlanma Sorunları
Çocuklarına duygusal anlamda yeterince bağlanamama veya onları reddetme.
Babaların sıklıkla yaşadığı davranış sorunları, genellikle toplumsal roller, stres faktörleri, geçmiş travmalar veya iletişim eksikliklerinden kaynaklanabilir. İşte bazı yaygın davranış sorunları:
1. Duygusal Mesafeli Olma
Çocuklarına ve eşine karşı duygusal olarak mesafeli davranabilir.
Sevgi ve takdir ifadelerinde bulunmaktan kaçınabilir.
2. Otoriter veya Baskıcı Tutum
Çocuklarına karşı aşırı disiplinli veya kontrolcü olabilir.
Hata yaptıklarında sert tepki gösterebilir.
3. İlgisizlik veya İhmal
Aile üyelerine yeterli zaman ayırmama.
Çocukların duygusal ihtiyaçlarını fark edememe.
4. İşkoliklik
İşe aşırı zaman ayırarak aile hayatını ihmal etme.
İş stresi nedeniyle eve geldiğinde fiziksel veya duygusal olarak yorgun olma.
5. Öfke ve Agresif Davranışlar
Stres veya sinir anlarında öfkesini kontrol edememe.
Evde sık sık bağırma veya fiziksel şiddet eğilimi.
6. Model Olmada Eksiklik
Çocuklarına iyi bir rol model olamama.
Sorumluluk ve dürüstlük gibi değerleri öğretmede başarısızlık.
7. Alkol veya Madde Bağımlılığı
Stresle başa çıkmak için zararlı alışkanlıklara yönelme.
Ailede güvensizlik ve kaosa yol açma.
8. Eş ile İletişim Sorunları
Eşiyle yeterince sağlıklı bir iletişim kuramama.
Tartışmalardan kaçınma veya pasif-agresif davranma.
9. Kıyaslama ve Eleştirel Tutum
Çocuklarını veya eşini sürekli başkalarıyla kıyaslama.
Eleştirici ve destekleyici olmayan tavırlar sergileme.
10. Empati Eksikliği
Aile bireylerinin hislerini anlamakta veya önemsemekte zorlanma.
Kendi bakış açısını merkeze alma.
Sistemin terapi ile farkları ve benzerlikleri nelerdir?
Hayır, ReLife Sistemi terapi değildir. Terapi; lisanslı ruh sağlığı uzmanları tarafından, bireylerin zihinsel ve duygusal sorunlarını ele almak ve tedavi etmek amacıyla yürütülen profesyonel bir süreçtir. Oysa ReLife Sistemi, bireyleri kendi potansiyellerini keşfetmeye, dönüşüm odaklı bir bakış açısı kazanmaya ve olumlu alışkanlıklar geliştirmeye teşvik eden bir kişisel gelişim modelidir.
Terapi: Ruh sağlığı sorunlarını teşhis etmeyi, bireyin psikolojik iyilik hâlini artırmayı ve gerektiğinde tedavi etme sorumluluğunu içerir.
ReLife: Herhangi bir zihinsel hastalığı teşhis etmez veya tıbbi tedavi sunmaz; amaç psikoterapötik müdahaleden ziyade bireyin potansiyelini geliştirmeye ve yaşam kalitesini artırmaya yöneliktir.
Terapi: Kanunlarla ve meslek örgütlerinin belirlediği etik kurallarla çerçevelenmiş, lisans gerektiren bir alandır.
ReLife: Resmî bir terapi uygulaması olmadığı için kanunlarca tanımlanmış “psikoterapist” unvanı ya da klinik yetkinlik gerektirmez; aile danışmanlığı, kişisel gelişim ve yaşam koçluğu prensipleriyle yürütülür.
Terapi: Geçmiş yaşantıları, travmaları veya bilişsel-davranışsal süreçleri ele alarak, ruhsal olarak daha sağlıklı bir noktaya ulaşmayı hedefler.
ReLife: Bireylerin mevcut güçlü yönlerini keşfetmelerini, potansiyel alanlarını geliştirmelerini, özgüven ve motivasyon kazanmalarını destekleyen, daha “şimdiyi kapsayan gelecek ve çözüm odaklı” bir yaklaşımı benimser.
Terapi: Tanı koyma, terapi planı oluşturma, bilimsel testler ve onaylanmış terapötik yaklaşımlar (örneğin Bilişsel-Davranışçı Terapi, Psikodinamik Terapi vb.) gibi yöntemleri kullanır.
ReLife: Duygusal farkındalık, motivasyon artırma çalışmaları, hedef belirleme teknikleri ve pratik egzersizler ile kişinin öznel deneyimine dayalı şekilde ilerler.
ReLife Sistemi, terapi gibi bireyin gelişimini desteklerken bunun tedavi edici boyutunu üstlenmez. Bu sistem, ruhsal bozukluk tanısı veya klinik uygulama yapmaktan çok; kişisel farkındalığı artırma, yaşam kalitesini iyileştirme ve motivasyonu güçlendirme gibi hedeflerle tasarlanmıştır. Dolayısıyla ReLife Sistemi bir terapi yöntemi değil, bireysel potansiyeli harekete geçiren, değişim ve dönüşüm odaklı bir kişisel gelişim yaklaşımıdır.
Sistemle çalışmaya başladıktan sonra aileler hangi zaman diliminde değişim fark edebilir? Bu cevap elbette duruma ve aileye göre değişmekle birlikte genellikle ilk ayın sonunda başlangıç noktasına göre farklılıklar gözlemlenmeye başlanır.
Tüm görüşmeler zoom üzerinden online yapılıyor.
İlk görüşmeden itibaren kişiye sorulan sorularla durumun tespiti, bu duruma sebep olan kök duygu ve düşünceler, davranışlar tespit ediliyor. Danışana ve duruma bağlı olarak ilk görüşmeden itibaren imajinasyonla kişinin derin hatıralarına gidilip, orada değişiklikler yapılabiliyor.
Görüşme sonrası kişinin şikayetine özel metni yazılarak, yine duruma ve kişinin yaşına uygun frekanslar seçilerek kişiye özel müzikler hazırlanıp aileye gönderiliyor. Eğer konu çocuğun rahatsızlığı ise, aile müziği her gece uyurken çocuğa dinletiyor. Eğer ebeveyne hazırlanan müzikse, kişi uyumadan önce kendi müziğini dinliyor.
Aksi bildirilmedikçe müzik kim için hazırlandıysa o dinlemeli.
Ebeveynlere düşen sorumluluklar ve süreci desteklemek için yapacakları uygulamalar oldukça basit. İlk olarak müzikler her gece düzenli olarak dinletilecek. İkinci olarak da görüşmede kendilerine tavsiye edilen davranış değişikliklerine uyacaklar.
Özel eğitim gerektiren çocuklar veya özgül öğrenme güçlüğü olan çocuklar için sistemin uygulanabilir.
Randevu bölümümüzden size en uygun tarihe randevu alabilirsiniz.
Çocuğun katılımını nasıl sağlarsınız? Böyle durumlar için çözüm yolları nelerdir?
Çocuğunuza müziği dinletemiyorsanız alternatif yöntemleri görüşmede birlikte belirliyoruz.
ReLife Sistemi, katılımcıların yaşamlarında olumlu değişimler yaşayabilmeleri için çeşitli yaklaşım ve teknikler sunar. Ancak hiçbir kişisel gelişim veya dönüşüm programı kesin bir sonuç garantisi veremez. Bunun nedeni, sürecin başarısının yalnızca kullanılan yöntemlerden değil, aynı zamanda katılımcının:
Hedeflerin netliği
Düzenli uygulama ve devamlılık
Değişime istekli olma
Kişinin mevcut hayat deneyimi
Psikolojik ve sosyal destek sistemi
Ekonomik ve zamansal imkânları
Program boyunca kazandığı farkındalığı gündelik hayatına yansıtma
Yaşam alışkanlıklarını ve bakış açısını değiştirme konusundaki kararlılığı
gibi birçok faktöre bağlı olmasıdır. Bu nedenle ReLife Sistemi, katılımcıya rehberlik eden bir çerçeve sunar; uygulanan yöntemleri hayatına adapte etmeyi seçen ve düzenli uygulamalarla destekleyen kişilerin değişim deneyimlerini güçlendirir. Sonuçlar, hem yöntemlerin etkililiği hem de kişinin kendi özverisi ve çabasıyla şekillenir.
+90 538 416 38 08
sekoyakademi@gmail.com
İstanbul, Türkiye
© 2025 Sekoya Akademi. Tüm Hakları Saklıdır!